Eksozomlar, tüm bilinen hücreler tarafından salınan 30-200 nanometre arasında değişkenlik gösteren keseciklerdir. İlk olarak 1980’li yıllarda keşfedilen bu kesecikler, başlangıçta sadece istenmeyen hücre artıkları olarak düşünülüyordu. Ancak, son 20 yılda yapılan araştırmalar, eksozomların aslında önemli fizyolojik görevlere sahip olduğunu ortaya koymuştur. Diğer hücre dışı keseciklerden farklı olarak, eksozomlar özgün biyogenez yolları, lipid kompozisyonları, taşıdıkları kargo ve boyutlarıyla kendilerini ayırt eder. Yapılan araştırmalar, bu keseciklerin tüm vücut sıvılarından elde edilebildiğini ve hücreler arası iletişim, sinyal iletimi, genetik materyal transferi ve bağışıklık sistemi yanıtının düzenlenmesi gibi birçok biyolojik işlevde kilit rol oynadığını göstermiştir.
Eksozomların çok çeşitli görevleri vardır. Özellikle hastalık patogenezinde de önemli bir rol oynamaktadır. Bu keseciklerin farklı hücrelerden köken alan immün baskılayıcı ve etkinleştirici özelliklere sahip olması, otoimmün hastalıklar ve immün baskılama gibi durumlarda terapötik uygulamaların geliştirilmesine olanak tanımaktadır. Bunun yanı sıra, eksozomlar doğal bir nanotaşıyıcı olarak işlev görür, bu da yeni nesil aşıların tasarımında önemli bir rol oynamaktadır. Eksozomların taşıyıcı olarak kullanılması, adjuvan ve antijenin etkili bir şekilde taşınmasına da olanak tanımaktadır.
Eksozomların tedavi edici uygulamalarda kullanılabilmesinin yanı sıra, kanser tanısında da potansiyel bir rol oynayabilecekleri düşünülmektedir. Örneğin, prostat kanseri, glioblastom, akciğer yassı hücreli karsinomu ve hepatoselüler karsinom gibi kanser türlerinde eksozomların patogenezdeki rolü incelenmektedir. Bu bulgular, eksozomların hem tanı hem de tedavi alanında önemli bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.
Eksozomların, özellikle lipid içinde çözünen ilaçlar ve genetik materyaller için taşıyıcı kesecikler olarak kullanılması, tedavi edici uygulamalarda önemli bir gelişmedir. Aşı taşıyıcıları olarak kullanıldığında, eksozomlar antijen ve adjuvanı bir arada taşıyabilir. Eksozomların yapısı, yapay taşıyıcılara göre bir dizi avantaj sunmaktadır. Doğal olmaları, bu avantajların en önemlisidir. Eksozomlar; vücut sıvılarından, örneğin serum, plazma, idrar, amniyotik sıvı, sinoviyal sıvı, anne sütü ve tükürük gibi birçok biyolojik sıvıdan toplanabilirler. Bu durum, eksozomların düzgün biyodağılımlara sahip olduklarını ve vücut sıvılarında kararlı bir yapıya sahip olduklarını gösterir. Ayrıca, küçük boyutları sayesinde eksozomlar, çeşitli vücut engellerini de rahat şekilde aşabilirler. Tüm bu avantajlar göz önüne alındığında, eksozomların tedavi amaçlı kullanımları yükselen bir trend olarak karşımıza çıkmaktadır.